gönderdi, gemideki adamlar onu sorguladıklarında Hz. Yunus’un bu görevden
kaçması yüzünden tehlike içinde olduklarını anladılar. Bunun üzerine onu
gemiden aşağı atıp fırtınayı dindirdiler.
Yunus bir balık tarafından yutuldu ve onun midesinde üç gün geçirdi. Daha sonra
Tanrı, ona verdiği görevi hatırlattı. Yunus bunun üzerine kendisine verilen görevi
gerçekleştirmek üzere yola koyuldu. Ninova halkı tövbe etti, Tanrı onları
bağışladı. Yunus kendi büyüklüğünü ortaya koymaktan çekindi, potansiyelini
kullanmayı ilk anda başaramadı. Görevden kaçtı.
Hz. Yunus karmaşası, Maslow’a göre şudur: “Kişinin gelişimden ve en iyi
yeteneklerini icra etmesinden kaçmasıdır.”
Neden
İnsanlar, içlerindeki amaçlardan ve büyüklük (greatness)ten kaçarlar. Peki neden
insanlar kendi büyüklüklerinden ve amaçlarından kaçarlar? Maslow’a göre bunun
sebebi, kişinin hayattaki amacının ve büyüklüğünün mevcut hayat koşullarına
uymamasıdır. Bu büyüklük korkusu, Yunus kompleksinin getirdiği en büyük
zorluktur. Bu noktada korkularla yüzleşmek yerine kaçarız ve kaygımızı bastırırız.
Ama unutmamak gerekir büyük kader, büyük sorumluluk getirir.
Metamotivasyon: Başkası İçin Çalışmak
Her yüce insan, başka pek çok insanın hayatından ve kaderinden sorumlu
olduğunu az çok fark eder. Yunus, tüm Ninova şehrinin halkından sorumluydu ve
şehir, Yunus’un kendisine verilen mesajı iletmesi sayesinde kurtuldu. Bu
sorumluluğu kabul etmeseydi tüm şehir helak olabilirdi.
Bir kişi, kendi Yunus kompleksinin ağırlığı altında sorumluluk almaktan ve
kaderinden kaçındığı için, kim bilir başka kaç insan zarar görüyor? “Elini taşın
altına koymak” diye güzel bir deyim var. Bir el, o taşın altına girmeden feraha
erilmez.
Büyük savaşları, büyük imtihanları, büyük kavgaları düşünün. Ortaya muhakkak
birileri çıkar başı dik bir şekilde. İçindeki yüceliğin ve potansiyelin farkındadır
ama o korkmaz. Ve bu korkusuzluğu onu kahraman yapar, kısacası Yunus
kompleksini yener.
Maslow’un bu konuda şöyle bir tavsiyesi vardır:
“Eğer sahip olduğun kapasitenden az olmayı planlarsan, hayatının sonuna kadar
derin bir mutsuzluk içinde olursun. Çünkü kendi kapasitenden ve olasılıklarından
kaçmış olursun.”
İnsanları Hz. Yunus kompleksine sürükleyen en önemli etken; yenilme, başarısız
olma ve “acaba bana ne derler” korkusudur. Hele bir de kalkışılacak işler büyük
ise, bu durum insanda üst seviyede bir “anksiyete (endişe)” ve kaçınma yaratır.
Bu korkuların, sorumluluk almamızı engellemesine hiçbir zaman izin
vermemeliyiz.
Maslow’un cesaret tanımı şudur:
“Cesaret; korkunun yokluğu değildir, korkuya rağmen harekete
geçmektir.”