Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

örneğin Sokrates felsefesinde, kutsal metinlerde vb. de bulunmaktadır. Ama
felsefe tarihi incelemelerinde bir felsefe eğilimi olarak Varoluşçuluğu Pascal ile
birlikte ele alıp değerlendirmek yaygın bir tutumdur.


Daha sonraları, Soren Kiergegaard (1813-1855) varoluşçuluğun anlaşılmasına
tam olarak belli bir şekil verir. Varoluşçuluk hem edebiyat hem de felsefe
alanında etkili olmuş ve çeşitli şekillerde temsilcilerini bulmuştur. Friedrich
Nietzche (1844-1900), Martin Heidegger (1889-1976), Albert Camus (1913-
1960), Fyodor Dostoyevski (1821-1881) varoluşçuluk dendiğinde akla gelen ve
modern varoluşçuluğun temsilcileri olarak incelenen isimlerdir.


Varoluşçuluk iyimser bir felsefedir ve özünde hümanisttir. Hümanizm, Sartre'ın
felsefesinde önemli bir yöndür. 20. yüzyılın ikinci yarısı özellikle Hümanizmin
kuramsal ve felsefi olarak reddedilmesi ve eleştirilmesi olarak ortaya çıkmış
olmasına ve bunların çoğunluğunun Fransa kaynaklı olmalarına rağmen, Sartre
ısrarla, kendi felsefi konumunu ifade etmek için özgül bir şekilde anladığı
anlamda hümanizmi vurgular. Sartre, “varoluşçuluk hümanizmdir,” der ve bu
isimde felsefi bir çalışması vardır.


Varlık ve Varoluşçuluk Felsefesi
Varlığı kendisine konu yapan felsefedir. Varlığın ne olduğunu, anlamını doğasını,
yapısını, ilkelerini ve türlerini inceler.


Ontoloji
Ontoloji sözcüğü Yunanca “on” kelimesinin karşılığı olan “var olmak” fiiline
eşdeğer olan “einai” fiilinden gelir. “To on” ise, “var olan, varlık” demektir.


Ontoloji terimi etimolojik olarak “var olanın” ya da “varlığın bilimi” demektir. Bu
anlamıyla ontoloji, her şey için geçerli olan en genel bilimdir.


JEAN PAUL SARTRE (1905-1980)


Fransız yazar ve düşünürdür. Sartre'ın, varoluşçuluğunda ilk olarak görülen,
insanın “önceden-tanımlanmamış” bir varlık olarak ele alınmasıdır (a priori değil,
a posteriori)dir. İnsan kendi yaşamını ya da tanımını kendi kararlarıyla
verecektir. İnsanın içinde bulunduğu koşullar içinde yaptığı tercihleri onun kim
olacağını ve ne olacağını belirler. Bu fikir, "varoluş, özden önce gelir" sözünün
anlamıdır. İnsan, önceden-zaten-belirlenmiş bir özesahip değildir. Daha çok o,
özünü kendi eylemleriyle gerçekleştirecektir. Yani varoluşunu kendisi
şekillendirerek özünü ortaya koyacaktır. Mesela kahraman ya da alçak olmak,
insanın kendi yaptıklarıyla ilgili bir sonuçtur.


Bu anlamda varoluşçu felsefede insan, etik bir varlık olarak şekillendirilir. İnsan
belirli bir bütünlüğün içine doğduğundan belirli bağımlılıkları vardır. Yaşamı
boyunca bu bağımlılıklar içinde bazı kararlar vermek zorundadır. İşte “bu
kararlar”, insanın varoluşunun gerçekleştirilmesidir. Bu felsefede özgürlük ve
bağımlılık arasında tuhaf bir ilişki kurulur. Öyle ki, Sartre; “insan kendi
özgürlüğüne mahkum edilmiştir,” der. Sartre'a göre insan kendi kararlarıyla ve
tercihleriyle özgürlüğünü gerçekleştirmek zorundadır.


Aktivistlik

Free download pdf