Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

nesneyi karanlıktan çıkarır, onu bizim hayatımıza mal eder. Mesela “Bardak”
dediğim zaman, görünüşte bir şey değiştirmiş olmuyorum. Ama bardak dediğim
zaman, onu kendim için de başkası için de karanlıktan çıkarmış oluyorum. Onu
belki görmemiştiniz, ya da toplu bir algı içinde bardak kaybolmuştu.


Konuşmak, bir şeyleri değiştirmektir. Hiçbir şeyi değiştirmeyen konuşma yoktur.
Bir şey söylemeden konuşmak başkadır. Bundan ötürü, ben “bardak” der demez,
ne kadar küçük ölçüde olsa da, dünyamız değişmiş oluyor. O anda, sizin için biraz
önce yok olan bir şey var oluyor. Adını söylememle birlikte, bardak dünyamıza
katılıyor ve onunla şimdi bir alışverişe girmiş oluyoruz.


Nasıl masumca devlet yönetilmezse, masumca konuşulmaz da, yazılmaz da.
Yanlış yapmaya izin verilmeyen yerde gelişme olmayacaktır. Çünkü doğruların
hocası, yanlışlardır.


Yazarlık ve düşünürlük, belli bir insan toplumunu gerektiriyor. Bu davranış bütün
toplumlarda mümkün değildir; bir baskı toplumunda edebiyat yoktur mesela.


Adlandırma
Bir şeyi adlandırmak çok önemlidir. Bu önce bir bilinç, bir kültür, bir insan bilgisi
alanında bir nesneyi araçsızken araçlı bir duruma getirmektir. Bir şeyin sözünü
etmemek, onu düşünmeden, bilincimize mal etmeden, geri dönüp ne yaptığımızı
görmeden yapmaktır. Onu yaparız ama yaptığımızı görmezlikten geliriz. Bu ise,
yaptıklarımızı örtbas etmektir.


Adlandırılan şey, masumluğunu kaybeder. Dil, bir bakıma masumlukları ortadan
kaldırır. “Filanca eziliyor” demedikçe onun ezilmesi bir şey demek değildir. O ana
kadar kimse bu durumun farkında değildir, belki o kişinin kendisi bile. Bir tek
kelimedir buna bir anlam kazandıran, o kelime de “eziliyor” kelimesidir.


Komşumun davranışına bir ad koyduğum zaman, ne yaptığını bilir artık, üstelik
bunu benim bildiğimi de bilir. Bu yüzden de bana olan davranışı değişir.
Başkalarının da bildiğini ya da bilebileceğini bilir ve yaptığı iş öznellikten çıkıp
nesnel bir anlam kazanır. Bir şey adlandırıldı mı, oldu bitti demektir. Yalnız adının
konması yetiyor. Edebiyat, her şeyin adını verdiği için, düşünülmeyen belki de
bilinmeyen bir şeyi düşünce ve nesnellik ortamına getirir.


İşte bunun gibi, yazar ve düşünür istesin istemesin, insanlar arasındaki ve
toplumsal belli belirsiz ilişkilere; sevgi, düşmanlık, ezme ya da dayanışma gibi
adlar veren kişidir. Fakat yazar, propagandacı durumuna düşmemelidir.


Yazar da diğer bütün insanlardan farklı değildir. Fakat o, konuşma yolunu seçtiği
için bütün bunları konuşmak zorundadır. Özgürlük adına kötüye karşı koyması,
zorbalıkla savaşması gerektiği su götürmez. Her türlü zorbalığı kötülemek
zorundadır; ister dostları zorbalık etsin, ister düşmanları.


Yazar genel olarak, “iyi budur, kötü şudur” diyecek olursa sorumluluğunu
unutmuş olur. Ondan istenen bu değildir. Genel olarak iyi ve kötünün ne
olduğunu herkes bilir. Yazardan istenen şey; iyiniyetli insanları, bu
sorunlar üzerinde düşündürmektir. Etkin olup olmaması da önemli değildir.
Onun için yazar, bir bayrak koşusuna girecek, yani amacı; yalnız kendi
memleketinin okurlarını değil, yabancı yazarları da etkilemek olacak; yabancı

Free download pdf