tarafından başarılmıştır. Kitlelerin eğilimi, büyünün hatalı genellemelerinde ısrar
etmek veya onlara geri dönmektir.
Max Müller (1823-1900)
Eser: Dinin Kökeni ve Gelişimi Üzerine Konferanslar (Lectures on the
Origin and Growth of Religion); Mitoloji Bilimine Katkılar
Tanrı düşüncesi, kaynağını duyusal deneyimlerden alır. Dolayısıyla onun kökenini
vahiyde ya da diğer dini sezgi türlerinde veya yetenekte aramak zorunda değiliz.
İlk dini kavramlaştırmalar, doğal olguların kişileştirilmesi sonucu ortaya çıkmıştır.
Hinduizm’in kutsal kitapları olan Veda’ları inceleyerek görüşlerini
temellendirmeye çalışan Müller, dinlerin kökeni konusunda “Naturizm” ya da
“Animatizm” teorilerini savunur.
Naturizm teorisi; doğacılıktır ve fizik çevrede rastlanan güçlerin tanrılaştırılması
anlamına gelir. İnsanlar; doğada bulunan şimşek, yıldırım, kasırga gibi doğa
olayları; deniz, ırmak, ay ve güneş gibi doğa objeleri; güneş ve ay tutulması gibi
doğa olguları karşısında hayret, hayranlık, korku ve saygı duymuşlar ve onlara
tapınmaya başlamışlardır.
Müller’e göre din; kaynağını bu tür tapınmalardan almış ve insanın ilk dini,
doğaya tapınma şeklinde ortaya çıkmıştır. İnsanlar doğayı tanrılaştırmışlardır.
Müller bu görüşünü, Hinduların kutsal kitapları olan Veda’lardaki tanrı adlarının
doğa güçlerini temsil etmeleri gerçeği ile destekler.
Tanrısal olana ilişkin bir inanç, bütün insanlık için evrenseldir. Tüm dinlerde hatta
en aşağı olanında bile hakikat bulunur. Ne kadar mükemmellikten uzak ya da
çocuksu olursa olsun, bir dinin her zaman insan ruhunu, tanrının varlığının içine
yerleştirir. Tanrı inancı, insan ruhunun ulaşabileceği ve kavrayabileceği en üstün
mükemmellik idealini temsil eder. Din, doğal din olarak tüm insanlık için ortaktır.
Din, bilim öncesi düşünüş biçiminin ürünüdür.
Fonksiyonel Din Sosyolojisi Felsefesi
Emile Durkheim (1853-1917)
Eseri: Din Hayatının İptidai Şekilleri (The Elementary Forms of the
Religious Life)
Onun sosyoloji anlayışı; metafizik ve teolojik postulatların (varsayım) yerine
objektif prensipleri geçirmesine dayanır. Dinin kökenini ve başlangıcını tamamen
sosyal şartlardan hareketle rasyonel olarak açıklar. Pozitivist ve evrimci ekole
bağlı olmasına rağmen, bu ekolü köklü bir şekilde değiştirir. Toplumu, bütün
sosyal olguların temeline yerleştirir. Ona göre bir sosyal olay ancak bir başka
sosyal olay ile açıklanabilir.
Durkheim “Din Sosyolojisi”nin kuruluşunda önemli katkısı vardır. Dinin
gerilemesi üzerinde değil, onun değişimi üzerinde yoğunlaştı. Bir sosyolog, sosyal