Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

Gerek cinsiyetler arası gerekse cinsiyetler-içi eşitsizlik çağımıza kadar hemen
bütün toplumlarda uygulanan bir sistem idi. Dolayısıyla çağımıza kadar yazılan
eserlerde, bunlara kutsal kitaplar da dahildir, bu eşitsizlik mevcuttur. Kuran’ın
erkek ve kadın hakları ile ilgili sistematik ve bütüncül bir konseptini ayetlerden
çıkarmak mümkün değildir. Çünkü Kuran, her hangi bir konuda bütüncül bir
sistem ortaya koymamış, mevcut sistemde doğan durumlara göre hükümler
getirmiştir. Ama anafikrini ve yönelimini yani görüngülerinden felsefi işlemle
özünü (numen) çıkarmak mümkündür.


Kuran’daki kadın ve erkekle ilgili düzenlemeler gelenekseldir. Toplumsal cinsiyet
rolüne göre cinsiyetleri ele alır. Cinsiyetler arasında bir “eşitlik” iddiası yoktur.
Kuran, “Yurttaş ve İnsan Hakları Bildirisi” getirme amacında değildir. Fakat her iki
cinsiyete eşit miktarda bazı haklar sağlamaya çalışır. Ataerkil sistem gereği
erkeğin kadına üstünlüğünü kabul eder ama ataerkil toplumların özelliği olan
erkeklere kadınlardan daha çok saygı göstermiyor. Kadın ve erkeği farklı
görmesi, ataerkillik toplumsal sistem taraftarı olması değil, erkeğin farklı
toplumsal cinsiyet rolleri yüklemesi nedeniyledir. Erkekçiliğe maskülizm ve bunu
savunan kişiye “maskülist” denir. Kuran maskülist de feminist de değildir.
Geleneksel evlilik sistemini sürdürür ve boşama yetkisini kocaya verir. Erkek ve
kadının, biyolojik cinsiyet kimliklerini hissetmelerini ve rollerini görmelerini ister.
Her cinsiyet, rolünü görmelidir. Kuran, diğer dinlerin aksine, kadının varlığını
kabul eder.


“Kuran, cinsiyetçi değildir.”


Kuran, köle azat etmeyi tavsiye etmiştir ama erkekler arasında dahi kısa vadede
tümden eşitlik getirmek amacında değil görünebilir. Ama köle azat edilmesini
istemesinden, uzun vadede erkek-erkek eşitliği taraftarı olduğu sonucu
çıkarılabilir. Erkek-erkekde olduğu gibi, kadın-erkekte de eşitliğin sağlanması
Kuran’ın hedefine uygun görünmektedir.


DEĞİŞİM
Bugüne kadar, her kültürde, bir cinsiyet rolü var olmuştur. Bu rollerin her biri
tarihsel olarak ortaya çıkmış ve sürekli değişime uğramışlardır. Kadın ve erkeğin,
toplumda üstlendikleri rolleri çoğu zaman kültür tarafından belirlenmiştir ve bu
nedenle de değişebilirdir. Toplumsal cinsiyet rolleri, toplumların sosyal, ekonomik
ve kültürel yapısından etkilendiği için, buna uygun mekanizmalar da üretir. Bu
mekanizmalar da toplumun koşullarına göre zamanla değişiklik gösterir. 19.
yüzyılda ortaya çıkan kadın hareketleri, sanayi devrimi gibi politik değişiklikler ve
özellikle de I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı, kadının toplumdaki konumunun
değişmesini sağlamıştır. Böylelikle, cinsiyet rolü bağlamında da çok önemli
değişiklikler meydana gelmiştir. Kadının rolü, erkeklere oranla, daha çok
liberalleşmiştir. Bu liberalleşme, kadınlara verilen olanakların, erkeklere göre
daha fazla olmasına yol açmıştır. Sadece, üreme konusunda kadın ve erkeğin
biyolojik rolleri, 20. yüzyılın ortasına kadar sorgulanmamıştır. Kölelik dahi
çağımıza kadar sürmüştür. Köleliği kaldırmada ilk kanunlar İngiltere’de ve ABD’de
1807 yılında çıkarılmıştır. Daha sonra diğer Avrupa devletleri onları izlemiştir.
İngiltere’den sonra Osmanlı’da kölelik, 1847’de bir fermanla yasaklanmıştır.
1926’da Milletler Cemiyeti bütün dünyada köleliği yasaklamıştır.
Kuran ve Değişim
Kuran’ın karakterini tanımak gerekir. Kuran’ın kullandığı fikir ve bilgi
malzemesinin zahiri (görüngü), geldiği devrin karakteristiğindedir. Fakat Kuran’ın

Free download pdf