inlemelerle yükseldi, yükseldi, yük-
seldi...
ve patladı. O an başımın ağırlığı, bir
filden daha fazlaydı. Tüm denge sis-
temimi kaybetmiş bir şekilde, yere
doğru hızlıca düştüm. Makinem de
düştü. Ve ilk defa, olmasını istediğim
şey gerçekleşti. Makine yere düştük-
ten birkaç saniye sonra, çalmaya baş-
ladı. Ölümüme yakışan tek şarkı an-
cak bu olabilirdi. Bedenimi huzur ve
şaşkınlıkla, bu görkemli ölüme teslim
ederken, susuzluktan kurumuş, sol-
gun kırmızı dudaklarımın arasından
şarkıya eşlik eden birkaç satır dökül-
dü;
“Sunlight bright upon my pillow
Lighter than an eiderdown
Will she let the weeping willow
Wind his branches round”
Seçkin Öztürk