Kaan Beyoğlu “Kimse Mi Anlamadı?”
“Kurguyu senfonileştirmenin imkânsızlığı gösterilmiştir lâkin bazı şeylerin
yapılamayacağını göstermek için bazen onları yapmak gerekir.”
Anthony Burgess, Mozart ve Deyyuslar
Yağmur başlamıştı. Çarçabuk bir strateji geliştiremezsem kitaplarım ıslanacaktı. Sorum-
luluğu avuçlamış paşalar, suyunu çıkarmış ebeveynler gibi kararlı olmalı, inatçı değil
emin görünmeliydim. Eşikten geçerken gırtlağımı temizleyip -menfi yanıt olasılığını sı-
fıra endeksleyim diye- çocuk sesimle: “Bakkay amça baa bîy naylon poşet veyiy missin
acabağ?”
Poşet plastik bir nesne olduğundan değişime, dönüşüme uğramıyor. Attığın toprakta on
neslin yüzüne sırıtıyor. Değişmeyen her şey gibi -iyi tütün (Adıyaman, Bafra) küflenir-
organik değil. Çocuk sesimle buna dikkat çekmek istemiş olabilirim.
“Poşet alışverişin eşantiyonu birader, kusura bakma, şirket kanunu.” dedi sevgili esnaf
kurusu. O dakika hayran oldum tabii -adam şuncacık dükkânı şirket bellemiş (hem de
kanun koyan [her devlette vardır iki üç tane] şirketlerden) hatta bir nevi holding- üst ku-
ruluna sıçtığımın bakkalına. Kitapları paltomun altına sokup, elimi de göğsüme bastırıp,
kalp krizi geçirir gibi koşmaya başladım. “Ölüyorum yoluma çıkanlar, çekilin de yatağı-
ma yetişeyim!” der gibi tırmandım üst geçidi.
Geçen hafta sarhoşum, kerpeteni de tezgâhta unuttum -bahsettiğim sarhoşluğun ortala-
rında, girdim eve bir yalpaladım, iki yalpaladım, koridorun ortasında asılı Susuz Yaz afi-
şine tutundum oradan sektim Ağır Roman afişi tarafından tutuldum derken çerçevesiyle
elimde kaldı cancağızım efemera (sinemacı değilim, bir tane teknik terimini bilmem
[yani duymuşumdur blimp, şaryo, rabarba falan da anlamlarını bilmem {gerçi rabarbayı
biliyorum, o gürültü hep var; atmosfer oldukça da olacak} öğrenmeye de hevesim ol-
madı] ama film izlemeyi pek severim) tam geri asacaktım çivi bir kancık gözüktü. Kont-
rol edeyim dedim, hafif sallanıyor. Fakat katiyen yerinden çıkmıyor. E ben sürekli zorla-
dım, yok çıkmıyor diyecekken ya bu sefer tam sökülecek kıvama getirdiysem de asınca
düşüverirse diye diye parmaklarıma su toplattım. Sonunda bulup kerpeteni çektim aldım
çiviyi. Yenisini çakıp gecenin körü, çekici yerine kaldırdım da işte- sonra daha keyifli
emebilmek için sağ elimin baş tırnağını söktüm. Zaten emmekten başka işe yaramazdı -
ne kalem tutulabilirdi ne mastürbasyon yapılabilirdi (inanır mısın eksantrik bir porno aç-
mışım diyelim [kırbaçlı, kelepçeli {pembe tüylü olanlardan değil ‘çabuk kopar onlar’
has çelikten} şöyle bir siyahi, bir kızıl, bir sarışın millet karması] dimdik penis sağ elim-