Bu girişten sonra söz “99 koyun 1 koyun” kıssasına gelir.
Mecazen dağların, taşların, kuşların onun emrine verildiği,
“mülkünün”(peygamberliğinin/adalet devletinin) güçlendirildiği ve bilgelik
(hikmet) verildiği söylenir. (17-20. ayetler).
Kur’an’da “mülk” bir elçi hakkında kullandığında nübüvvet veya kamu
gücü anlamında kullanılır. Şahsi zenginlik anlamında kullanılmaz. İbrahim,
Süleyman, Davut böyledir. Fakat müşrikler hakkında kullanıldığında şahsi
servet, mal anlamında kullanılır: “Yoksa onların mülkten bir payı mı
var? Öyle olsa, insanlara bir zerre (zırnık!) bile vermezler.” (Nisa;
4/53).
Ve kıssaya geçilir:
“Davud’un huzuruna gelen iki davacı olayından haberin var mı?
Hani duvarı tırmanarak Davud’un yanına gelmişlerdi de onlardan
korkmuştu. Davud’a: “Korkma!” demişlerdi. “Biz iki davacıyız,
birimiz diğerine zulmetti. Sen aramızda adaletle karar ver,
haksızlık yapma, aramızı bularak bize doğru yolu göster.”
Ardından: “Bu benim kardeşim, onun 99 koyunu benimse 1
koyunum var. ‘Onu da bana ver’ diye tutturdu ve dediğini de
yaptırdı.” diye anlattı. Davud dedi ki: “Koyununu kendi koyunlarına
katmak istemekle doğrusu sana zulmetmiş. Zaten toplumda birçok
kişi birbirine böyle zülmediyor. İman edip iyilik, güzellik,
doğruluktan ayrılmayanlar ancak uzak kalabiliyor. Ama onlar da
maalesef çok az...” Davud kendisini imtihan ettiğimizi sanmıştı.
Hemen Rabbinden af diledi, rükû ederek yere kapandı ve O’na
yöneldi”(21-24 ayetler).
Bakın “ölü Kur’an” anlatıcıları bu ayetin tefsirinde neler anlatıyor:
Hz. Davud, Uriya adındaki askerinin hanımına aşık olmuş. Aşık olduğu
kadını elde etmek için de askerini kasten bir savaşa göndertmiş, adamın
savaşta ölmesini sağlayarak dul kalan karısıyla evlenmiş. Bunun üzerine
Allah, buna benzer olayla onu karşılaştırmış; iki davalı adam kılığında iki
melek göndererek Davud’tan hüküm vermesini istemiş. Davud da:
“Doğrusu toplum içinde yaşayanların çoğu böyle haksızlıklar yapıyor.”
dediği sırada kendi yaptığı günah hatırına gelmiş ve tövbe ederek secdeye
kapanmış. Kıssada bu olay anlatılmaktaymış ...
Hz. Davud kendi askeri olan Uriya’nın da talip olduğu kadına talip olunca,
kadının ailesi gariban askere değil Davud’a kızı vermiş. Onca karısı
dururken gariban bir askerin talip olduğu kadını alması onun için bir hata
olduğundan ayette bu hatası anlatılmaktaymış...
Davud içli dışlı olduğu evli bir kadına aşık olmuş, gönlünü ona kaptırmış.
Kadının kocası günlerden bir gün Davud’un haberi olmaksızın savaşta
ölmüş. Böyle olunca Davud’un aşkı depreşmiş ve içten içe kadınla evlenme
sevinci kocasının ölmesi üzüntüsüne baskın çıkmış. Buradaki hata da
sevincin üzüntüye baskın çıkmasıymış...
Davud’un çağında erkekler birbirlerine hanımlarını boşayıp kendisiyle
evlenmesini teklif edebiliyorlarmış. Bu gayet normal kabul ediliyormuş.
Davud da Uriya adlı askerine böyle yapmış. O da Davud’u kırmaktan