Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

“Sana Zülkarneyn’den soruyorlar. Onlara söyle: ‘Size ondan bir
hatıra anlatacağım.’ Biz ona yeryüzünde imkan verdik. Ona her
şeyden sebep verdik.” (Kehf; 18/84)
Yani; “imkân” sahibi kılmamızın nedeni sırf iktidar olmak değil; sebepleri,
amaçları gerçekleştirmek içindi... Demek ki “imkan” amaç değil; araçtır.
İktidarın bizatihi kendisi amaç olamaz ayette iktidar, krallık veya devlet
değil; “imkan” verdik denmesi dikkat çekicidir. Tüm Kur’an boyunca hep
böyledir, hiç “iktidar” denmez, hep “imkan denir... Demek ki “imkanlar”
daha yüce amaçları gerçekleştirmek için bir araç olarak kullanılabilir.
Kendisi amaç değildir, geçicidir. “Devlet” ten daha yüce değerler (hak,
adalet, eşitlik, özgürlük, hukuk) vardır. Devlete (o çağlarda kral, krallık)
sadece bunun için “tahammül” edilebilir... Batılı modern siyaset
felsefecilerinden Machivelli “Hükümdar” kitabında açıkca iktidarın araç
(imkan) değil; amaç olduğunu, bizatihi kendi mantığı içinde iktidarın kendi
amacını ve tabiatını yarattığını savunmuştur. Siyaset felsefelerinin
çoğunun bu görüşten etkilendiğini görüyoruz.
“Derken o sebebe tabi oldu.” (18/85)
Yani; bir amaca yöneldi... Verilen imkanın (iktidarın) yüce amaçlar uğruna
nasıl kullanılacağının bir örneği olarak yeryüzünde sefere çıktı, yolculuğa
başladı...
“Güneşin battığı yöne doğru o kadar gitti ki, artık güneş bulanık
bir suya dalıyormuş gibi görünüyordu. Gittiği yerde bir halk gördü.
Dedik ki: “Ey Zülkarneyn! Onları ister cezalandır ister iyi davran.”
(18/86)
Yani; çok uzaklara gitti. Gittiği yerde günahkar bir toplumla karşılaştı.
Onları cezalandırmakla iyi muamele etmek arasında tercih yapmak
durumunda kaldı... Burada da “Verilen imkan ne amaçla kullanılmalı?”
veya yaygın tabirle “Devlet ne yapmalı?” sorusunun cevabı veriliyor.
Devlet ve iktidar neye karışmalı, neye karışmamalı? Devletin yöneldiği
“esas amaç” ne olmalı? Sonraki ayet bunun cevabını veriyor?
“O şöyle dedi: Her kim zulmederse onu cezalandıracağız. Gerisi
Rabbine havale edilir, O da görülmedik azapla cezalarını verir.”
(18/87)
Yani; elinde iktidarı tutan (Kur’an’ın orijinal tabiriyle kendisine imkan
verilen) birisi olarak benim esas işim “zulümle” mücadele etmektir.
İktidarın ana görevi budur; haksızlıkların önüne geçmek ve adaleti ayağa
dikmek! Bu hususta hiçbir ayrım yapılmamalıdır. İnsanlar “ötekine”
haksızlık yapıp, hak hukuk çiğnedi mi iktidarın görevi başlar. Bunun
dışında kalan konular Allah’a havale edilir. Onların hesabını Allah ahirette
görür. İktidar bu dünyada her şeye karışacak, insanların başına tanrı
kesilecek, günah bekçiliği yapacak diye bir şey yoktur...
“Ancak her kim de iman edip iyilik, güzellik ve doğruluk için
çalışırsa, buna da en güzel şekilde karşılık vardır. İşimizde ona
hiçbir zorluk çıkarmayız.” (18/88)
Demek ki insanlar iman edip iyilik, güzellik ve doğruluk için çalışmalıdırlar
(amel-i salihât). İktidar ise insanlar arasındaki mal, can, ırz, namus başta
olmak üzere temel hakları korumaya ve kollamaya yönelmelidir. Bunlara

Free download pdf