merhametine alacaktır; bundan hiç şüpheniz olmasın.” (Nur; 24/33). Bu
ayet, eline düşen kadınları fuhuş sektöründe çalıştırarak servet yığan
Abdullah bin Ubeyy’in “köle ve cariye” pazarını kapattırmak için nazil
olmuştu (Razî, İbn Kesir, Kurtubî).
Bugün için “seks köleleri” denilen fuhuş dünyasına tekâbül ettiği
söylenebilir. “İffetiyle yaşamak istediği halde zorla yaptırılmak”
kaydını koyarak fuhuş kadınlarına (feteyâti’l-biğâ) sahip çıkması, Kur’an’ın
“alttakileri” nerelere kadar sahiplendiğinin apaçık göstergesidir.
Zorbalıktan kurtarılıp onlara mağfiret ve rahmet edileceği söyleniyor!
Açlar, işsizler, yoksullar, yalınayaklılar, mahrumlar, muhtaçlar, köleler,
borçlular, çaresizler, öksüzler, dışlanmışlar, yalnız kalmışlar, yolu
kesilmişler, düşürülmüşler, bordro mahkumları, işçiler, emekçiler,
özürlüler, fuhuş mağdurları...
Zulüm altında inleyen ve ‘bize bir kurtarıcı gönder’ diye yalvaran tüm
ezilen erkekler, kadınlar, çocuklar...
Velhasıl bütün o alttakiler...
Kur’an bütün bunlara zaafa uğratılmışlar/ezilenler (mustaz’afîn) der. (Nisa;
4/75).
Bir toplumda bunlar varsa Kur’an’ın tavrının tereddütsüz onlardan yana
olacağına hükmedebilirsiniz. Tüm Kuran boyunca bunun hiç şaşmadığını
görürüz.
Görülüyor ki Kuran’ın bir toplumda “ezilenler ve hor görülenlerden”
yana tavrı apaçık ortadadır.
“Üsttekilerin” elinden çekip alarak, tekrar ilk ortaya çıktığında olduğu
gibi “alttakilerin” sesi, soluğu ve çığlığı olarak yeniden okumadıkça Bu
Kitab’ı, tuzu kuruların elinde dolanıp duran bir “ayin ritüeli” ve “tapınak
kitabı” olmaya devam edecek demektir...
Bu Kitab tuzu kuruların elinden çekilip alınmayı beklemektedir.
Bu Kitab onların elinde “mehcur” (terk edilmiş, temel mesajlarından
uzaklaştırılmış, sinirleri alınmış) durumdadır.
Lisân-ı hâl ile “halkım beni terk etti” diye gece gündüz ağlamakta, için
için inlemektedir.
Ey o bütün alttakiler! Sesinize, soluğunuza, çığlığınıza sahip çıkın!
“Firavun yeryüzünde büyüklük taslamış ve halkını sınıflara
ayırmıştı. Onlardan bir grubu ezmek istiyordu. Oğullarına
kurbanlık muamelesi yapıyor, kadınlarını hayâsızlığa zorluyordu.
Sürekli terör estirip duruyordu. Biz ise yeryüzünde ezilenlere
(alttakilere) lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve
Firavun’un yerine geçirmek istiyorduk. Onları yeryüzünde işbaşına
getirmek suretiyle, Firavun, Haman ve ordularına (üsttekilere)
korktuklarının başlarına geleceğini gösterelim istiyorduk.” (Kasas;
28/4-6)