Görüldüğü gibi Allah, “yeryüzünde” bir “halife” var edeceğini ilan ederek
kıssaya başlıyor. Bu, halife olacak kişinin (Adem/Adam) öbür dünyadaki
cennetten veya başka bir alemden gelmediğini gösterir. Kıssada anlatılan
cennet bu dünyadadır ve evrensel adalet ve barış yurdu (dâru’s-selam)
anlamında ebedi ve ideal ülkedir. Önce bu ülke/diyar kurulmuş ve içinde
Adem ve eşi (insanlar) yaşıyor olarak resmedilmekte ve ne yaparlarsa
böyle bir nimeti kaybedecekleri ve oradan çıkıp yeryüzüne (cehennemi bir
hayata/kaosa/çatışmaya/kin ve düşmanlıklar içinde) dağılacakları
anlatılıyor. (ikinci sahnede daha geniş gelecek).
“Halife” sözlükte mastar olarak “Birinin yerine geçmek, arkasından
gelmek, vekil, önder, lider, imam olmak” anlamındadır. Bu kökten gelen
kelimeler Kuran’da 130 yerde geçer. Toplam beş anlamda kullanıldığını
görürüz: 1- Arkadan gelen, peşi sıra (halef), 2- Önder, lider, imam,
başkan, iktidarı elinde tutan (halife), 3- Karşı çıkmak, karşıt olmak
(muhâlefet) 4- Sözünden dönmek (ihlâf), 5-Anlaşmazlık (İhtilâf)...
Bu ayette ilk iki anlamda kullanıldığı anlaşılıyor. Dolayısıyla ayet;
“Yeryüzünde şu ana kadar yaşayanların ardından, onlardan sonra daha
gelişmiş bir varlık yaratacağım, bu varlığa yeryüzünün önderliğini
vereceğim” demek olur. Arapçada devenin gebe kalmasına (halifetu’n-
nâgatu) deniliyor. Bu durumda halife önceki bir şeyin rahminde varlığı
mayalanmış olanın doğması, ortaya çıkarılması demek olur.
“Adem” sözcüğünün “yeryüzü toprağı” anlamına gelen “edimu’l-arz”
kelimesinden türediği en sahih görüştür. Buna göre insan türüne “Âdem”
adının verilmiş olması yeryüzünde olmuş olmasındandır. Nitekim Arapça’da
esmerliği artmak (udûme), esmer, kara, yağız (edmâ’), etle deri arası
tabaka (edeme), gökyüzü (edîmu’s-semâ), gece karanlığı (edîmu’l-leyl),
bir şeyin dış kısmı (edîmu’ş-şey), deri, cilt (edîm) kelimeleri bu köktendir...
Sümercede babam anlamına gelen (adamu), Asur-Babil dilinde yapılmış,
meydana getirilmiş, ortaya konulmuş, çocuk, genç anlamındaki (adamu),
Sabiî dilinde kul, insan anlamına gelen (adam), Türkçede insan, kişi
anlamına gelen (adam) ve batı dillerinde (edmurd, edward) sözcükleri de
aynı köktendir. İbranicede (adam) insan türü için kullanılan müşterek
isimdir. Tevrat’ta insan türü anlamında beş yüzden fazla yerde geçer...
Kıssada Âdem (Adam) önceki varlıklara nazaran daha gelişmiş, bilgi, akıl,
kavram üretme, eşyaya isim koyma, konuşma ve dil yetenekleriyle
donatılmış, ev (beyt) yapan, ahlak ve hukuk üreten “insanı” temsil
etmektedir...
“İblis” Sözlükte “Hayret eden, şaşan, hayırsız olan, üzgün bezgin olan,
surat asan, ümitsiz olan, şaşkınlığından dolayı susan, şaşakalan” anlamına
geliyor. Akadçada Be’el, Baal; Efendi, Tanrı anlamında, Eski Filistin halkı
tanrılarından Be’el zebub’a İbranîlerin verdiği aşağılayıcı isim olarak da
kullanılmıştır. Yine Yunancaya iftiracı, kara çalan anlamında Diabolos,
İngilizce’ye kötü ruh, şeytan anlamında Devil olarak geçmiş...
İnsanoğlundaki kötülük temayülü veya dürtüsünü temsilen kıssanın
semavî prolog (gökteki ilk konuşma) adını verdiğimiz birinci bölümünde
iblis, yerdeki diyalog adını verdiğimiz ikinci bölümünde şeytan olarak
geçtiğini görüyoruz. Kıssanın Kuran’da geçtiği yedi ayrı yerde aynı şekilde