Zikir söyletmeyip şeytan ile dost eyledi;
Hazırsın deyip nefis başını deldim ben işte”
(Yesevî, 2015, Hikmet: 1).
Nefis terbiyesi ile çok uğraşan Ahmed Yesevî, onu yenmeyi
başarmıştır. İnsanın belli bir olgunluğa erişmesi için nefsini
terbiye etmesinin önemi üzerinde sıklıkla durur. Nefsin
hilelerinden, insanı doğru yoldan çıkarmasından bahsetmiş
ancak ardından insana verilen iradenin nefsi yenebileceğini
göstermiştir.
“Didar için kul oldum “âmin!” deyiniz,
Ey talipler hâlim görüp gamım yiyiniz,
Yolda kalan Kul Ahmed’e yol veriniz,
Yolu arayıp kul olup geldim bak işte.”
Ahmed Yesevî, kendisinin “yolda kalmış” olduğunu
söyleyerek taliplerinin aşırı yüceltmelerinden korunmaya
çalışmıştır (Zeybek, 2014, s.161). Hikmetlerinin büyük
bölümünde bunu görmekteyiz. Hak yolun ne olduğunu
dinleyeninin gönlüne nakşederken, melamet gereği kendini
kötülemekte, bununla başkalarının nazarında kusursuzlaş-
tırılmamaya çalışmaktadır.
“Ki bilmeden çok günah işledim
Gönülleri yıkıp mahzun eyledim”
(Yesevî, 2015, Hikmet: 32).
Allah (c.c) Abese Sûresi’ni Resulünün hatası üzerine
indirmiştir. (2) Yaradılışça en mükemmel insanın hayatında
bile iyilik-kötülük mücadelesinin bittiği bir son nokta
bulunmamaktadır (Diyanet İşleri Başkanlığı, 2011, s. 555).
Ahmed Yesevî de bir yaratılmıştı ve her insan gibi hatalar
yapmıştı. İndirilen kitabı, İslam dinine geçmiş ancak İslam’ı
yaşam felsefesi hâline getirememiş Türklere, hikmet diliyle
anlatmıştır. Bütün bunları söylemeden evvel hata