Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

bulunmasıdır. İslam adı altında Türklük düşmanlığını Arapça ile gizleyerek
yürütmeleridir.


Bu kişiler, Arapçayı totemik hiyeroglifikon (kutsal yazıt) olarak kullanmakla,
görünürde Arapça vasıtasıyla, aslında Sami alfabesini ve Semitik dilleri
kutsallaştırarak onların yayılmasına hizmet etmektedirler. Çünkü Arapça, Sami
dillerindendir. Türkiye, Semitik dinlerin temeli olan Yahudiliği, Arapça vasıtasıyla,
ele geçirme bilinçaltı isteğinde olduğu da görülüyor.


Dil Felsefesi Açısından
Bilinç ve gerçeklik arasındaki bağlamları ele alan bir felsefe dalı olan “Dil
felsefesi” açısından, Türkiye, Türkçe dilini, kutsal dillerin tarihi zincirinin bir
halkası yapamamaktadır. Ayrıca “anlamaya” düşman olanlar, dini de,
anlamadıkları Arapça yazı ile duyusal algılamaya çalışırlar. Anlamadıkları basit
kelimelere ilahilik vasfı vererek çok yüksek değer kazanma ve eksikliklerini telafi
arzuları vardır. Bu durum sahteliktir. Bu sahteliği, anlamı anlaşılan kendi
anadilleri ile yapamazlar. Çünkü kamuoyu tarafından anlaşılır. Türkiye,
bilinçaltında, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’ı, Allah’a mal ederek bunların, onları
üreten toplumların ürünü olmadıklarını iddia eder. Düşünürü olmadığından, bir
din üretememenin verdiği kompleksi, hazır bulduğu bu dinleri harmanlayarak
milli bir din üretmeye çalışır. Fakat düşünür ve bu projenin felsefesini
üretemediğinden bu dini, sembol ve simgelerle oluşturma uğraşısındadır.


“Allah” özel isminin Arapça yazılış analizi şunu gösterir: Allah, işaretlerle
yazılmış göstergesel bir kişilik sahibi yapılmakta ve onunla
algılanmaktadır.”
Başkasıcılık
Putlaştırma, “başkasıcı” olma psikolojisinden de kaynaklanır. Genellikle başkasıcı
olanlar, putlaştırma yaparlar. Kendi çabalarıyla yücelemeyen kişiler, başkasını
yücelterek kendilerini yüceltmeye çalışırlar. Başkasıcı olanlar, başkalarıyla çok
meşgul olurlar. Başkalarını taklit ederler. Başkasıcı olanlar, ne başkası gibi ne de
kendileri olurlar. Kişilik olarak, iki arada bir derede kalan kişilik olurlar. Hep
başkalarını konuşurlar. Aslında bu, dedikodudu. Başkalarının özel hayatlarına
gözlerini ve burunlarını sokmayı çok severler. Kuran’ın, dedikoduyu yasaklaması,
müminlerin, başkasıcı olmalarını istemediğindendir. Başkasıcı olmak, en küçük
akla sahip olmaktır. Küçük akıl sahipleri, hiçbir icat yapamazlar.


“Büyük akıllar fikirlerle, orta akıllar olaylarla, küçük akıllar kişilerle
meşgul olur.”


Toplumunu ikonacı yapan devlet, dolaylı olarak, insanlarını başkasıcılık olan
şeyhçi yapar ve şeyhlere insan malzemesi yetiştirir.


Dil Sürgünü ve Sığınmacısı Olmak
Başka dilde iletişim kurma zorunluluğu, başka bir dile sürgün edilmiş ve
sığınmacı olmak demektir. Sürgünde sığınmacı olmak çok zor bir durumdur.
Başka dil ile başkasıyla iletişim kurmak çok zordur hatta imkansızdır. Aynı
durum, anadili Türkçe olan kişinin, Tanrısı ile başka dille iletişim kurmasında da
geçerlidir.


“Allah’la başka dilde iletişim kurmak ve başka dille dindar olmak
imkansızdır.”

Free download pdf