Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

Bahis Oynamak
Böyle bir kişide kesinlikle Allah’a iman değil, içgüdüye iman egemendir. Onda
Tanrı değil, nefsi egemendir. Aslında gerçekten inanmıyordur. “Şayet varsa” diye
inanıyordur. Buna “bahis oynamak” adı verilir. Yani ahıret varsa, oradaki kayba
uğramamak ve oradaki kazançları elde etmek için inanıyordur. Aslında gerçekte
inanmadığı halde, şayet öbürdünya varsa, bahis oynayarak orayı da
kaybetmemek anlayışıdır. Bu durumda insanı harekete geçiren itki, tanrı değil,
çıkar oluyor.


“İman-eylem paradoksundaki kişi, kafir olmadan dinsiz olmanın yolunu
arıyordur.”


İnancın Varolduğunu Varsaymak
İnancın işe yaraması için, bu inancın nihai bir garantörünün olması gerekir. Fakat
bu garantör hep ertelenir, uzakta tutulur. İnancın işlemesi için tam olarak inanan
öznenin varolması gerekir. Aksi takdirde bu inanç, varolduğu varsayılan bir
inançtır.


MENFAATÇİLİK


Çıkara Dayalı İman
Çıkarı için inanan kişinin imanı, çıkara dayalı imandır. O nedenle, din yasaklamış
olsa da, çıkarına olan her şeyi yapar. Aslında bu kişinin tanrıya imanı, çıkara
dayalı imandır. Allah’a, evreni yaratma becerisini gösterdiğinden hak ettiği için
inanma değildir.


Meta Fetişizmi
Meta fetişizmi, metaya tapmaktır. Meta fetişistinden Tanrı fetişisti olmaz. Hem
meta fetişisti hem de tanrı fetişisti olunmaz. Ya biri vardır ya da diğeri. İkisi bir
arada bulunmaz. Buna Mantık disiplininde “üçüncü halin imkansızlığı” kuralı
denir.


Kar-Zarar Düşüncesi
Yakın Kazanç-Uzak Kazanç
İnandığı şeyi yapmamak, kişide yaptığı işi kar-zarar düşüncesi ile yapmaktır.
Yakın kazanç ile uzak kazanç arasında tercihte, yakın kazancı tercih etmek
vardır. Yani dünyadaki yakın kazancı, Allah’ın ahrette vereceği uzak kazanca
tercih etmektir.


İnancın Maddileşmesi
İman-amel zıtlığı, imanla eylem arasındaki devasa uçurumu gösterir. Bu durum,
en sevilen şeyin iman değil, çıkarların olması durumunda ortaya çıkar. Eğer
iman-eylem, teori-praksis paradoksuna prim veriyor hatta onu
cezalandırmıyorsa, toplum da aynı yapıdadır demektir. İnançları uğrunda
canlarını verme pahasına icraat yapanlar, aslında inançlı ve kişilikli karakteri
içerirler. Tevhit budur.


Fantazmatik Boyut
Fantazma, fantezi demektir. Fantezi; hayal, düş demektir. Gerçekte olmadığı
hâlde var gibi gösterilendir. Neticede kişinin hayali, onun asıl gerçeği olan şeydir.
İmanlı olup yolsuzluk yapan kişinin, asıl gerçeği iman değil, hayalindeki gerçeği
olan tam anlamıyla çıkardır.

Free download pdf