Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

olayları dışarıdan gözlemleyerek, tıpkı diğer bilimlerin, konuları ele alıştaki tavrı
gibi, nesnel bir yaklaşımla ele almalıdır.


Sosyolojiye en büyük katkısı, “kolektif bilinç (consci encecollective)” ve “kolektif
ahlaki bilinç” kavramlarıdır. O, kolektif bilinç kavramıyla, bireyleri aşan,
şekillendiren ve onlara şahsiyet kazandıran toplumun zorlayıcı niteliğini vurgular.
Toplumun bütünlüğünü sağlayan şey, toplumsal dayanışmadır.


Edward B. Tylor (1832-1917)’un “Animist” ve Max Müller (1823-1900)’in
“Natürist” din teorilerini eleştirel olarak irdelemiştir. Evrim teorisinin çekirdeğini
oluşturan, dinin bilim öncesi düşüncenin ürünü olduğu görüşünü çürütmeye
çalışmıştır.


Din
Öncelikle üzerinde durduğu konu; değerlendirici ve ideolojik bağımlılığı olmayan
bir din tanımıdır. Bunun için de, “ilahi” ve “dünyevi” şeyler ayırımından hareket
eder. Ona göre din; kutsal şeylere ilişkin inanç ve uygulamalar bütünüdür ve
toplumun temel yapı unsurlarından biridir. Din hayaletlerden söz etmez, tam
tersine o, “gerçek içeren şey”dir. Din ne oranda sosyal bir fenomen ise, toplum
da o derecede dini bir fenomendir.


Kutsallık tasavvuru ve tanrı gibi kutsal şeyler, toplumun birliğinin sembolleridir.
Avustralya yerli halklarında (Aborijinler) totem, klanın sembolüdür. Sembol,
topluluğun sadece birliğinin ve bütünlüğünün ifadesi değil, aynı zamanda bu
birliğin yapı taşıdır.


Din, toteme tapınma şeklinde başlamıştır. Fakat kaynağını toplumun kolektif
vicdanından alır. Buna göre dinin özü olan “kutsal” kavramı, insanların birlikte
yaşamalarının yani sosyal hayatın bir sonucudur. İnsanlar dine inanmak ve
tapınmakla, aslında kendi kendilerine ve kendilerinin oluşturdukları topluma
tapınmış olmaktadırlar.


Mekanik Dayanışma
Tarihsel evrim sürecini ve bunun yasalarını araştırırken, ilkel toplumlardan sanayi
toplumuna geçişi formüle etmeye çalışır. Bu iki farklı toplum tipinin, işbölümü ve
dayanışma bakımından farklılıklarını ortaya çıkarmaya çalışır. İlkel toplumlarda
işbölümü gelişmemiştir. Bundan dolayı bireyler arası dayanışma benzerlik esasına
dayalı “mekanik” dayanışmadır.


Organik Dayanışma
Sanayi toplumunda ise, işbölümü son derece gelişmiş ve farklılaşmıştır. Bu
toplum tipinde dayanışma, birbirinden farklı niteliklere sahip bireylerin
toplumdaki farklı fonksiyonları yürütmeleri anlamına gelen “organik”
dayanışmadır. İşbölümünden ve insanların, birbirlerine muhtaç olmalarından
doğan organik dayanışma, canlıların organları arasındaki dayanışmayı andırır. İş
bölümü genişledikçe insanlar birbirine daha bağımlı hale gelir ve kendi kendine
yetemeyen bireyler ortaya çıkar. Bireylerin, varlıklarını sürdürebilmek için
birbirlerine karşı olan bağımlılıklarının meydana getirdiği dayanışmadır.

Free download pdf