dönmek için dirilmeleri, hayat bulmaları da işte böyledir. Zaten bu ilâhi ilgi
ve alâkadan (alaq) yaratılmışlardı...
Görüldüğü gibi bu örnek, ölümden sonraki dirilişin nasıl olacağına dair bir
“metafor”(eğretileme, mecaz, anlam geçişmesi) olmaktadır. Yani bir
örnek verip onun üzerinden ötesine taşıma (meta-phor) veya ötesini
kavratmaya çalışma...
Aynı zamanda bu, yeryüzünde dağılmış, ölmüş bitmiş veya üzerine ölü
toprağı serpilmiş bir topluluğun/milletin/ümmetin nasıl dirileceğini, nasıl
hayata döneceğini gösterir çarpıcı bir örnektir de.
Şöyle ki: Parçalanmış, her biri yeryüzünün bir köşesine dağılmış bir
ümmet de işte böyle yeniden dirilir; hayat bulur... Önce bütün bu parçalar
ortak bir “ittihat” (birlik) ülküsü içinde tek bir noktaya doğru
alıştırılmalıdır. Bu nokta “vahdet” fikridir. Bir amaç ve ülkü etrafında
toplanmanın şart olduğu düşüncesidir. Buna duyulan derin inanç ve
sarsılmaz umuttur. Bunun tekrar tekrar üzerinde durulmasıyla zihinler bu
fikre alışacak; “büyük ülküye” derin bir inanç ve sarsılmaz bir umut
bağlamaya başlayacaklardır. Ancak bu biraz zaman alabilir... Sonra bir gün
gelip de “Ey parçalanmış kuşlar, gelin, birleşin!”diye bir çağrı
duyduklarında, göçmen kuşları gibi bulundukları dağlardan, tepelerden,
ovalardan, parça parça edildikleri ülkelerden, sökün ederek bir noktaya
doğru akacaklardır.
İşte “İbrahim’in kuşları” böyle toplandığı gibi “İbrahim milleti” de
böyle birleşecektir...
İbrahim’in kuşları meselinin, hayatta ve tabiatta, çağlar boyu “yaşayan”
mesajı bundan başkası olabilir mi? Örnek, hala yaşayan/yaşamakta olan
bir olaydan seçiliyor. Kafanızı kaldırın; martılara, güvercinlere, kuzeyden
güneye, doğudan batıya giden göçmen kuşlarına bakın...
Bir güvercinin, şehrin ta öbür ucundan sahibine nasıl geldiğini, nasıl olup
da“alıştırıldığı” yuvasının yolunu bulduğunu araştırın. Bu örnekle ne
denmek istendiğini o zaman anlarsınız.
Bu ayet ve örnek “Allah’ın kuşları” olan tüm insanların, bir gün gelip
güvercin sadakati ile nasıl onun çağrısına icabet edeceklerini ve de
“İbrahim’in kuşları” olan Millet-i İbrahim’in, yurtlarına/yuvalarına dönen
göçmen kuşları gibi nasıl toplanıp birleşeceklerin mesajını veriyor.
Bunun için “toplanma merkezi” (yuva/yurt) olarak Kabe’yi gösteriyor.
Hz. İbrahim’in dört bin yıl önce, Babil’in Zigguratları ile Mısır’ın
Piramitlerine nazire olurcasına, çölün içinden yükselttiği o dört duvardan
ibaret Ev’i...