Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

hortumu ile insanların kanını emmek... Bunların hepsi “fesat çıkarmak”
olup Firavun-Karun ikilisinin banka-borsa-tahvil üç kağıt fasadına denir.
Kur’an’da fesat sanıldığının aksine sahip olmak (mülk) yani ele geçirmek
ile ilgilidir...
Halkını sınıflara ayırır, yaşatır, öldürür, zebun eder işte böyle yürütür
mülkünü Firavun.


Firavun bunları yaparken hep dini diyaneti kullanır.
[Firavun, ‘Ey ileri gelenler! Sizin benden başka bir ilâhınız
olduğunu bilmiyorum. Ey Hâmân! Benim için bir ateş yakıp tuğla
pişir de bana bir kule yap! Belki Mûsâ’nın ilâhına çıkar bakarım (!)]
(Kasas; 38)
Görüldüğü gibi Firavun kendine “ilah” diyor. Sahip olduğu mülk (bahçe,
pınar, servet, makam) ile büyüklük taslıyor ve yıkılmaz bir güce sahip
olduğunu düşünüyor.
Demek ki, esasında, Kur’an’ın “ilah” dediği gökte uyduruk tanrılar veya
yerde cansız, tahtadan taştan putlar değildir. Kur’an’ın “ilah” dediği
mülkü ele geçirmiş, kenz ve temerküz sahibi içimizden birileri yani
insanlardır.
Bunlar mülkü (bahçe, pınar, servet, makam) ele geçirir, kenz ve temerküz
eder, tabiatı icabı da hegemonyaya (tuğyan) yönelirler. Bununla halkı
ezer, sınıflara ayırır, oğullarını boğazlar, kadınlarını sağ bırakır ve fasat
çıkarırlar. İşte buna Kur’an ilahlaşmak diyor.
Bu noktada “Lailahe illallah” (Allah’tan başka ilah yoktur) ne demek
anlaşılıyor olmalı...
Sonra Firavun, Hâmân (din adamı) ile de halka kumpas kurar. Ondan
Musa’nın itiraz ve isyanı karşısında halkı afyonlayacağı bir uyuşturucu
ister. “Bana ateş yak, tuğla pişir, kule yap” der. Bununla Musa’nın
tanrısına çıkacaktır. Yani Musa’nın tanrısından aldığı şeylerin bir benzerini
getirecektir. Ancak bir farkla ki onda Tanrı’nın Firavun’un yanında olduğu,
Firavun’a (ulu’l-emre) itaatin farz olduğu, Musa’nın isyankar, ihtilalci ve
servet düşmanı olduğu yazılı olacaktır. Çünkü Musa’ya karşı koymanın en
etkili yolu onun konuştuğu kaynaktan (Allah, din) konuşmaktır. Hâmân’ın
ateş yakması, tuğla pişirmesi ve kule yapması bu demektir...
Din adamına fetvayı verdirtir, halkı işte böyle uyuşturur Firavun.


Firavun muti kullarına bol rızık dağıtır, ödül verir.
[Sihirbazlar Firavun’a geldi ve ‘Eğer yenersek ödül var mı?”
dediler. Firavun, “Evet, en yakınlarımdan olacaksınız.’ dedi.] (Araf;
113-114)
Görüldüğü gibi Firavun “sihirbazları” ile de halka kumpas kurar.
Sihirbazlarına (göz boyacılarına, yandaşlarına, şaklabalanlarına)
muhalefete karşı başarılı olurlarsa ödül vadeder. Bu ödül ise onları en
yakınlarından yapmaktır. Yani yükselmeleri, kariyer yapmaları, iyi para
kazanmaları, yönetimin gözdesi haline gelmeleri, en iyi makamlara
yükselmeleri, birinci halka içinde yer almaları, majestelerinin uçağına
binebilmeleri vs.dir.

Free download pdf