ABDÜLHAK HÂMİT TARHAN

(ŞİİR PARKI) #1

değişmeyeceğini ifade etmişti.


Bu hayat aşkı, onu büyük bir egoist yapmıştı. Belki bu
dahiyane hodbinlik hayatını uzatmış, fakat hayatı uzadıkça
hodbinliği artmıştı. Bu hali çocukluğunda başlar. Nefsine
itimadı buradan gelir. Kuvveti burada kaynağını bulur.
Şairliği buradan çıkıp taşar.


«Temeddühe hamledilse de ikrar edeceğim ki ben her şeyi
kendi kendime, hattâ kendi nefsimde öğreneceğime bile
mutekit bulunuyordum. Mutekidi ilhamı semavî ve nihayet
derecede hassas ve hususile sevdavl idim.»


Tahmin buyurunuz ki bu sözler Abdülhak Hâmid’indir.


Onun diplomat, ince, zarif, kibar, çok zamanlar sakit, daima
etikete riayetli oluşu, ruhunun iki ayağı üstüne dikilip
şahlanmış tarafına giydirilmiş parlak bir üniform, şık bir
fıraktı. Hâmid’in bir çok değişmelerine rağmen batnında
daima aynı kalan bir tarafı olduğunu Nazife'ye yazdığı
mukaddemenin şu satırlarında da görebiliriz:


“Birde nasıl diyeyim?.. görüyorum ki bundan kırk sene
evvel ben neler düşünüyorsam halâ o düşünceler içinde
imişim: eski hava ve heves baki, hamiyet ve hamaset baki,
eski istidat ile bugünkü inhitat, tevemane bir mahremiyetle
bir noktada mülâki ve baki. Kusur çok, sukut yok.”


Hâmid, hiçbir zaman düşünmedi, ihtiyarlık bile onu öne
doğru değil arkaya doğru eğdi. Geçen seneki Dil Kurul-
tayında, Türk Milleti’ne getirdiği saadete minnettar,
memlekette yaptığı büyük inkılâplara hayran ve yüce
varlığına ve şahsına her zaman hürmetkâr olduğu büyük
şefimiz Atatürk’ün huzurundaki müeddeb ve kibar oturuşu,
şimdi gibi gözümün önünde.

Free download pdf