“Allah, peygamber ve din satan kişi her şeyi satar.”
Şeyh karakteri, Allah’tan korkmayan karakterdir. Çünkü Allah’ı satar. Allah’tan
korkan ya da Ona saygı duyan kişi, Onu satamaz. Şeyhliğin, din özgürlüğünden
kastettiği şey; Allah’ı, peygamberi ve dini satma özgürlüğünü elde etmektir.
“Şeyhlik; dini yaşamayı değil, dini satmayı önlediği için laikliğe ve
Atatürk’e düşmandır.”
Dahili Sömürgecilik/Ekonomik Ensest İlişki
Şeyhlik sistemi; insanlarla ilişkisi, kendi insanını sömürmek olan dahili yani iç
sömürgecilik üzerine kuruludur. Bu ilişkide bir algılama değil, sadece dürtüsel bir
davranış vardır. Çünkü şeyh, kendi insanları olan müritlerini, tıpkı bir esnafın ve
işportacının insanları sadece müşteri olarak algılaması gibi, sömürülecek bir varlık
olarak algılar ve onları sömürür. Kendi insanını sömürmek olan “ekonomik
ensest” ilişki denir.
Aslında Allah’a ve peygambere zaten inanmış kendi mensubu inananları dahi kafir
pozisyonuna koyarak onlara sürekli Allah ve peygambere iman satarak sömürür.
Mümine saygısı yoktur. Kendi çıkarına saygısı vardır. Müslümana satabileceği bir
ürünü yoktur. Yani bu ne saçma iştir! Bu ne cesarettir! Bir mümin kişi bunu
yapamaz.
“Şeyhlik, dahili sömürgeciliğin adıdır.”
Otofaji
Otofaji; biyolojik hücrelerin dışarıdan yem gelmeyince kendi kendilerini
yemeleridir. Biyoloji bilimine göre otofajiden sonra obezite, ardından da ölüm
geliyor. Üretmediğinden ve hazırı tükettiğinden şeyhliğin ekonomik sistemi,
otofaji sistemidir. Ülkesini sömürmek, neticede kendi vücudunun etini yemek
olduğundan, felsefeye göre, şeyhlik ekonomi sistemi, kişinin kendi kendisini
istismar olan “self-insest” ilişkisidir. Şeyhlik zihniyeti, ülke vücuduna dışarıdan bir
kuruş kazandırmaz, var olanı tüketerek ülkeyi bitirir. Ayrıca bu sistemde herkes
birbirinin hem müşterisi hem de işportacısıdır. Birbirlerini yerler. Hiç kimse o
sisteme din nedeniyle girmez, dünyevi kazanç nedeniyle girer.
“Bir ülke, otofajik şeyh zihniyetine bırakılmamalıdır.”
Gizlemek
Şeyhlik zihniyetinin bir diğer özelliği, yaptıklarının bilinmesini istememesidir.
Kapalı kapıla arkasında çağımızın insanlık kriterlerine ve dine göre yanlış ve suç
olan şeyleri yaptıklarını bilir. Bu nedenle yaptıklarının açığa çıkmasını, din, bilim
ve felsefe ile analiz edilmesini istemez. Bu, felsefeye göre; aynada kendini
maymun görmeyi sevmeyen maymun gibidir.
“Maymun, kendisini aynada maymun olarak görmek istemezmiş.”
Yanlışları gizlemede en çok kullanılan dinsel simge ezandır. Ezanı aşırı uzatarak
ve bağırarak okutmak, sözlü şiddet uygulayarak yanlışları din ile örtmek
fonksiyonu görür. Dinde asıl farz olanın namaz olmasına rağmen namazı zorunlu
kıldırmayıp, namazın farzlarından olmayan ezanı devlet eliyle zorunlu olarak aşırı
uzatma ve bağırma ile okutan ülkelerin, kamusal yanlışları örtmek amacında
oldukları görülür. Ezanın böyle okutulduğu ülkelerde yanlışların kolektif olması
tesadüf değildir. Soyut verip, somut almak. Ödemeyi ve kamuflajı Allah’a yaptırır,
kazancı ise yanlışı yapan şeyh alır. Namaz Tanrı’ya, ezan topluma yöneliktir.
“Ver ezanı, al kazanı.”
Şeyh zihniyetli siyaset için; Tanrı değil, toplum önemlidir.
“Tanrı’dan değil ekrandan ve toplumdan korkar.”
Metafizik Materyalistlik