amacı; kullandığı bilgilerin doğruluğunu onaylamak değil, insanların doğru diye
bildikleri bilgilerin yapıcılığını kendi tanrısı Allah’a mal ederek Onun egemenliğini
insanlar üzerinde tesis etmektir. Dolayısıyla bir bilgi Kuran’da vardır diye, o bilgi
mutlaka tanrısal doğruluk onayına sahip demek değildir.
Kuran’ın kullandığı bilgi malzemesinin karakterini, onu kullanmasındaki amacını
ve semantiğini tanıtması amacıyla bir örnek olarak “iki deniz” konusunu bilimsel
ele alalım.
İki Deniz Konusu
Sümer asıllı olup, bazı değişikliklerle Sami Babilliler’e ve Sami Asurlular’a geçen
hatta Tevrat’ın Tekvin bölümünün kaynağını oluşturan ve adını, “Başlangıçta
Gök’te” şeklindeki ilk iki kelimeden alarak “Enuma Eliş” diye tanınan “Babil
Yaratılış Destanı (mitos)” ise, başlangıçta tanrı Apsu (tatlı su) ve tanrıça Tiamat
(tuzlu su) adında ikili bir sudan ve iki denizden bahseder. Dolayısıyla iki deniz ve
iki su birer mitostur. Enuma Eliş Destan’ı, Tevrat’ın oluşumunda önemli ölçüde
malzeme katkısı görür.
Tevrat, bu mitoslardan alarak iki suyu, evrenin ilk oluşumunda şöyle kullanır:
“Tanrı, “Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın” diye
buyurdu.” Yar.1/6. Bu arada, İbranilerin erkeklerin kafalarına örttükleri “kippa”
ve mabetlerdeki “kubbe” kavramının buradan türediğini belirtmek gerekir.
Bu iki su kavramı, Tevrat’ta İbraniler’in Mısır’dan çıkışında da kullanılır: “Musa
elini denizin üzerine uzattı. RAB bütün gece güçlü doğu rüzgarıyla suları geri itti,
denizi karaya çevirdi. Sular ikiye bölündü,” Çık.14/21. “Sonra Elim’e gittiler.
Orada on iki su kaynağı, yetmiş hurma ağacı vardı. Su kıyısında konakladılar.”
Çık.15/27.
Kuran’da İki Deniz
Kuran, mitoslarda ve Tevrat’ta zikredilen ve bu tatlı ve acı su mitosunu alıp
insanların o devirde bildikleri iki deniz söylencesini hedefine ulaşmada kendi
tanrısına maletmek için kullanır: “İki deniz (su) aynı olmaz. Şu tatlıdır, susuzluğu
giderir; içimi kolaydır. Şu ise tuzludur, acıdır. Bununla beraber her birinden taze
et yersiniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarırsınız. Allah’ın lütfundan istemeniz ve
şükretmeniz için gemilerin orada suyu yara yara gittiğini görürsün.” Fatır,12.
Kuran faydacılığı kullanır: “O denizlerin her ikisinden de inci ve mercan çıkar.”
Rahman, 22. Bu denizin nerede olduğunu söylemez.
İki denizin kavuşmasının engellenmesini de Allah’a malederek kullanır: “(Suları
acı ve tatlı olan) iki denizi (suyu) salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar. (Fakat)
aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar.” Rahman, 19-20. “O,
birinin suyu lezzetli ve tatlı, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip
aralarına da görünmez bir perde ve karışmalarını önleyici bir engel koyandır.”
Furkan, 53. “Yahut iki denizin arasına bir engel koyan mı? Allah ile birlikte başka
bir ilah mı var!? Hayır onların çoğu bilmiyor!” Neml, 61.
Kuran, iki deniz kavramının kendisinin keşfi olmadığını, Tevrat’ta bulunduğunu ve
bilindiğini söyler: “Hani Mûsâ, beraberindeki gence şöyle demişti: “İki denizin
birleştiği yere varıncaya kadar durmayacağım, ya da uzun zaman gideceğim.