kişilere hitap ederek, “ifa edin” diyor, din adamının önderliğinde ifa edin demiyor.
Namazları Peygamberin kendisi kıldırmasına rağmen, imamın arkasında namaz
kılmayı farz yapmamıştır.
Peygamber, kendisi kıldırmasına ve hutbeyi okumasına rağmen Cumayı dahi
kendi yönetiminde ifa etmeyi farz yapmadı. Kurbanları din adamlarının
nezaretinde kesin demiyor, kendiniz kesin diyor. Haccın ifasını kişilere bırakıyor,
din adamı nezaretinde ifa edin demiyor.
Din adamlığı sınıfını kaldırmak demek, Allah ile insan arasında aracısız bir din
getirmek demektir. Kişinin tanrısıyla doğrudan bağ kurmasını istemektir. Kuran,
dinin din adamlığı ya da ruhban sınıfının egemenliğinde olmadığı, ritüellerin
onların yönetiminde yapılmadığı bir din inşa etmektedir.
Üfürükçü, büyücü, kâhin, rahip, veli ve şeyh gibi Tanrı aracısı dini otorite
tipolojileri üretmek ilkel insanın bir işlevi idi. Kuran aklı, bunları irrasyonel
gördüğünden peygamberini dahi dini otorite yapmak istemez. Peygamberin
kendisi dahi din adamı sıfatını almak istememiştir.
Mabet
Tanrı’yı Bir Mekâna İndirgemek
Organize ve kurumsal dinin olmazsa olmaz şartı, ibadetlerin ifa edildiği
mabetlerin varlığıdır. İbadeti mabette yapmak, evrensel olan Tanrı’yı dünyasal
küçücük bir mekana indirgemektir ki bu durum, bir teolojik aporiya (çıkmaz)dır.
Mabet yapmak Yahudilik ve Hıristiyanlığın emridir. Kuran, ibadet yapılan yer
anlamına gelen “mabet” ve insanları toplayan yer anlamındaki “cami” kelimelerini
kullanmaz. Sadece Allah’a secde edilen yer anlamındaki “mescit” kavramını
kullanır. Fakat “mescit inşa edin” şeklinde emir içeren bir tane dahi ayet yoktur.
Peygamber dahi kendi döneminde sadece bir tane mescit inşa etmiştir. Bu
mescidi, ibadet yapmak yeri değil, toplumunu oluşturma, öğretme, yönetme
merkezi ve kendi evi olarak inşa etmiştir.
“Kuran, mabetçi ve tapınak din tipine karşıdır.”
Bu açılardan bakınca; “İlk dinsel Protestanlık hareketi, Kuran’dır.”
Laik Peygamber
Sistemleri değiştirmek için, sistemi bilmek ama sistemin içinden gelmemiş ve
sistemle formatlanmamış olmak gerekir. Nitekim Protestanlığı, din adamları değil,
filozoflar üretmişlerdir. Kuran’ın da bu Protestanlık hareketini doğurmasının en
önemli nedeni, ayetlerin söylediğine göre; peygamberinin müesses kurumsal
dinin dışından gelmesidir. Peygamber, değiştirmek istediği din tipinin bir din
adamı hatta mensubu değildi, yani laik bir kişi idi. Kuran, Hz. peygamberin bu
durumunu belirtmek için şöyle der: “İşte sana da, emrimizle, bir ruh vahyettik.
Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi,
kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık.” Şura, 52. “Seni dalalette
bulup hidayete erdirdi.” Duha, 6. Kuran’ın din tipine bakıldığında hidayetin,
kurumsal olmayan din olduğu ortaya çıkmaktadır.
“Hz. Muhammed’in en büyük başarısı, laik bir kişi olarak, dinsel bir
makam olan peygamberliği elde etmesidir.”