Nasıl toplum ve kültürün sekülarizasyonu söz konusuysa, aynı şekilde bilincin
sekülarizasyonu da söz konusudur. Bu, kişilerin kendilerinin, dünyayı ve kendi öz
yaşamlarını dini açıklamalardan yararlanmaksızın, kendilerinin yorumlamalarıdır.
Sekülarizasyonun etkisi şöyle olmuştur; kadınlardan ziyade erkekler, çok genç ve
yaşlılardan ziyade orta-yaş tabakasında bulunanlar, kırsal kesimden ziyade
şehirler, zanaatkarlar ve küçük esnaf gibi geleneksel uğraşılarda çalışanlardan
daha ziyade modern sanayi üretimiyle doğrudan yüz yüze gelen sınıflar; özellikle
işçi sınıfı, Katoliklerden ziyade Protestan ve Yahudiler üzerinde daha etkili olduğu
bulgulardan anlaşılmaktadır.
Pozitivist Felsefe ve Evrimci Din Kuramı
A- Pozitivizm
Düşünce olarak kökeni antik çağa, Sofistlere kadar götürülebilirse de, 1839
yılında pozitif kelimesini ilk defa kullanarak pozitivist düşünce biçiminin tam bir
taslağını Fransız düşünür Henri Saint Simon(1760-1825) ortaya koymuştur.
Auguste Comte(1798-1857)ise onu daha da sistemleştirerek felsefeye ve bilime
kazandırmıştır.
Pozitivizme göre; ancak gözlem ve deneyi yapılabilen olay ve olguların bilimi
yapılabilir. Diğer bir ifadeyle bilim; olay ve olguların somut ve maddi
görünümlerinin dışına çıkamaz. Dolayısıyla metafizik açıklamalar, teorik
bakımdan imkansızdır. Uygulanabilirlik açısından ise faydasızdır. Gözlem ve
deneyle ispatlanamayan soru ve sorunlar, spekülatif şeylerdir. Olgu ve olaylar
hakkında teolojinin, metafiziğin ve felsefenin açıklamaları, spekülatif olduğu için,
bunlar vasıtasıyla olguların yasalarını öğrenmek ve gelecek olayları önceden
tahmin edebilmek mümkün değildir. Onun için bilimsel bilgi, “teolojik” ve
“metafizik” unsurlardan arındırılmalıdır. Ancak bu sayede “pozitif” döneme
ulaşmak mümkün olabilir. Bu dönemde bilim, toplum hayatında belirleyici
olacaktır.
Pozitivistler, sosyal olguların tıpkı maddi objeler gibi ele alınabileceği
fikrindedirler.
Auguste Comte (1798-1857)
Sosyolojinin ve din sosyolojisinin adını koymuştur. Pozitivisttir. Toplumların statik
ve dinamik durumları vardır. Sosyal dinamik; bütün toplumların kat etmek
zorunda oldukları ardı ardına gelen evrelerdir. Bu evrelerin Comte düşüncesindeki
adı, “üç hal” kanunudur. Bu kanuna göre insan düşüncesi teolojik, metafizik ve
pozitif olmak üzere üç devre geçirmiştir.
a- Teolojik Devre
Bu, insanlığın birinci aşamasıdır. Bu aşamada insan; olguları ve olayları, Tanrı
gibi, kendisi ile kıyaslanabilecek varlık ya da güçlere malederek açıklar. Teolojik
devrenin egemen anlayışına göre evrendeki olaylar doğal kanunlarla değil,
insanlarınkine benzeyen iradeler tarafından yönetilir. Devrin belirgin özelliği,
olayların arkasındaki Tanrı iradesinin araştırılmasıdır. Teolojik devre, zorunlu
olarak metafizik devreye yol açar.
b- Metafizik Devre